Haber

Kemal Kılıçdaroğlu Kırşehir’de: “İç Anadolu’yu Mersin ve İskenderun Limanı’na, Karadeniz’i Demiryolları ile bağlayacağız. Burada fabrikalar…

Millet İttifakı Başkan Adayı ve CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Kırşehirİstanbullu vatandaşlara seslenerek, “İç Anadolu’yu Mersin ve İskenderun Limanı’na ve Karadeniz’e demiryolları ile bağlayacağız. Buradaki fabrikalar ihracat yapıp demiryolu ile taşıdıkları zaman tüm lojistik masraflarını devlet olarak karşılayacağız. Böylece, fabrikanın Adana Mersin’de olması çok cazip olmayacak; Kırşehir Kayseri Aksaray’da olmak çok daha cazip olacaktır. Bu sayede inşallah herkesin kazandığı ve ürettiği bir model oluşturacağız” dedi.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile… KırşehirKılıçdaroğlu, Kırşehir mitinginde vatandaşlara şöyle seslendi:

“Değişimden, alın terinden, haktan, hukuktan ve adaletten yana mısınız? (Vatandaşlar ‘Evet’ yanıtını verdi.) Size bir sözüm var bu ülkeye hak, hukuk, adalet getireceğim. Bu ülkeye barış ve huzur getirin.Size bir sözüm var Ayrılık değil kucaklama getireceğim.Size bir sözüm var Alın teriyle teslim edeceğim.Size bir sözüm var hepsini getireceğim Beşli Çeteler’in bu ülkeye çaldığı, sana bir sözüm var.

NEŞET ERTAŞ’A BAĞLI

Gelmeden önce Neşet Ertaş’ın mezarını ziyaret ettim, babasının mezarını ziyaret ettim. Hocamızla Fatiha okuduk. Babasıyla yüz yüze görüşmemiştik. Ancak Neşet Ertaş ile zaman zaman birlikte olduk. Enstrümanını ve sözlerini dinledim. Hakikaten onun tentürü kadar hoş, sesi kadar hoş bir ses yoktur. Güzel şeyler söylüyor. ‘Kadınlar insan, biz de insanız’. Hanımefendiye ne kadar değer verdiğinizi hepimiz biliyoruz.

“Kadınlara borçluyum”

Günümüz hayat pahalılığında en büyük sorunu yaşayan kadındır. Acıyı üstlenip çare üretmeye çalışan yine kadınlardır. Büyük zulümlere maruz kalan kadınlardır. Markete gidip mutfakta yanan ateşi gören hanımlardır. Bu yüzden bayanlara borçluyum. Rahmetli annem okuma yazma bilmiyordu. Bu nedenle, konuttaki tüm işkenceleri yaşadı. Rahmetli babam biz 7 kardeşiz, 7 kardeşe bayramda ayakkabı aldığımı hatırlamıyorum. Çünkü bunu göze alamazdı. Ama bize okuttu. 7 kardeşten üniversiteye giden tek kişi benim. Başkalarını gönderecek ne parası ne de imkanı vardı. Ama şimdi üniversite mezunu 3 zeki çocuğum var. Kimse ne yaptıklarını bilmiyor. Ben genel lider olduğum için asla ve asla üst üste gidip konuşmadılar. Her biri kendi ekmeğini çıkardı. Çalışır, üretir ve kazanır. Bir şeyler yapmaya çalışıyor. Her anne ve babanın çocuğunu uygun bir okula göndermesini istiyorum. Çünkü eğitim en temel sorunlarımızdan biri ve bu nedenle hep birlikte çalışmalı ve çocuklarımızı okutmalıyız. Çocuklarımız ne kadar iyi eğitim alırsa, Türkiye o kadar hızlı büyüyecek ve kalkınacaktır.

“YOKSULLUĞA SON VERECEĞİM”

Sevgili anneler; sana bir sözüm var Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, hiçbir çocuğun olmadığı bir Türkiye inşa edeceğim. Aile Yardım Sigortası ile hiçbir ailede “Gelirim yok” feryatlarını duymayacaksınız. Her aile en azından asgari fiyat seviyesinde bir gelire sahip olacaktır. Bu gelir bayanın banka hesabına yatırılacaktır. Fakir ailenin fakir hanımı bankaya giderek her ay düzenli olarak bankadan parasını çeker, çocuklarının geçimini sağlar. Fakir ve fakir olduğunu sosyal devletten başka kimse bilmeyecek. Çünkü benim ideolojim, inancım der ki: Sağ elin verdiğini sol el görmez. Fakir ailelerin çocuklarını getirin, sıraya girin, yardım edin, bütün televizyonlar izlesin. Vicdanınız rahat olsun. Hayır efendim. Hayır hayır. Bunu kabul etmiyorum. Yoksulluğu açığa çıkarmayacaksın. Bir yerde fakir varsa o fakirlik fakirin değil devleti yönetenlerin suçudur. Onun için yoksulluğu bitireceğim. Bu topraklarda hiç kimse ‘Ben fakirim, ben fakirim’ diye yardım istemeyecektir. Sosyal devlet taviz vermeden, hiçbir şey beklemeden ona her türlü desteği verecektir. Göreceksin, baharı getireceğim bu topraklara, bahar. Barışı, barışı getireceğim. Hiçbir fakir ailenin elektriği, suyu, doğalgazı kesinlikle kesilmeyecek. Yoksul aileler de diğerleri gibi barış içinde yaşayacaklar. Hep birlikte barış içinde yaşayacağız.

Köylerde çalışan kadınlar var. Onları da biliyorum. Günde neredeyse 24 saat çalışıyorlar. Köylerde, tarlalarda, bağlarda, bahçelerde, ahırlarda çalışan, bir anlamda hayatın her alanında çalışan, özveri gösteren kadınlar var. Onları da biliyorum. Benim de onlara sözüm var. Sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek. Bırak çalışsınlar. Yeri ve zamanı geldiğinde emekli olacaklar ve emekli maaşı alacaklar. Aynı zamanda gençler için mükemmel bir formdadır. Köyde ve tarlada çalışan tüm gençlerin sosyal güvenlik primlerini de devlet ödeyecek. Bu sayede köy aktif hale gelecek. Köyde çalışmak cazip hale gelecek. Bütün köy okullarını açacağım ve öğrencilerimiz kendi köylerindeki okullara gidecekler. Cumhuriyetin 100. yılında 100 bin öğretmen atayacağız. Ferhat ve Tatlı’nın tanışması gibi öğretmen ve öğrenciyi buluşturacağız. Paniğe kapılmayın.

“BÖLGEYİ GÜÇLENDİRMEK ZORUNDAYIZ”

Köylerde sadece öğretmen ve imamlar değil, ziraat teknisyenleri, ziraat mühendisleri ve veterinerler de bulunacak. Bu bölgenin hayvancılık için ne kadar değerli ve maliyetli olduğunu biliyorum. Bölge bu konuda olağanüstü avantajlara sahip bir bölgedir. Burada bir mezbaha kurulması… Et ve Balık Kurumu görevini yapsa, hatta üreticinin tüm haklarını burada devretse hepimiz çok memnun oluruz. Bölgeyi canlandırmak zorundayız. Bölgede herkesin ürettiği ve kazandığı bir ekonomik atmosfer yaratmak zorundayız. Hızlı trenden söyleniyor. Her seçim öncesi gelip konuşuyorlar. Seçim bitti, oy verdiniz, sonra unutuyorlar. Kemal Bey unutmaz. Kemal Bey unutmaz sözünün arkasında durur. O sözünün eridir. Olacak kardeşim. Neden yapmıyorsun? Onlar değil. Hızlı trenin ötesinde düşünüyorum.

İÇ ANADOLU’YU DEMİRYOLU İLE MERSİN VE İSKENDERUN LİMANI İLE KARADENİZ’E BAĞLAYACAĞIZ”

Bak Anadolu bomboş. İnsanlar büyük şehirlerin varoşlarına gidiyor, orada daha ucuza iş bulabilir miyiz diye. Allah razı olsun, göreve geldiğimde Başkan olarak göreceksiniz. Demiryolları ile İç Anadolu’yu Mersin ve İskenderun Limanı’na ve Karadeniz’e bağlayacağız. Buradaki fabrikalar ihracat yapıp demiryolu ile taşıdıkları zaman devlet olarak bütün lojistik masraflarını karşılayacağız. Dolayısıyla fabrikanın Adana, Mersin’de olması çok cazip olmayacak; Kırşehir, Kayseri, Aksaray’da olursa çok daha cazip olur. Bu sayede inşallah herkesin kazandığı ve ürettiği bir model oluşturacağız. Göreceksiniz, Beşli Çeteler için değil Türkiye için çalışacağız. Beşli Çeteler için değil sizler için çalışıp emek vereceğiz.

Kamuda ücret dengesizliği var. Bunu çok iyi biliyorum. Pandemi döneminde herkesin ortak talebi olarak tıp kardeşlerimizin, sağlık çalışanlarımızın maaşlarına zam yaptık. Devlette bir yapı vardır. Hekim, mimar, mühendis; aylık yakın maaş alıyorlardı. Kamuda çalışan mimar ve mühendisler artık ‘Maaşlarımıza da zam yapmamız gerekiyor’ diyorlar. Onlarla da konuştum. Adaleti sağlayacağız. Adaletsiz bir dünyayı asla kabul etmem. Devletin dini adalettir ve adaleti biz inşa edeceğiz.

Türkiye, yoldan geçen hanlara dönmüştür. Bütün sonlarımız deliklerde. 3 milyon 600 bin Suriyeli var. Ben konuştum; En geç 2 yıl içinde tüm Suriyeli kardeşlerimizi Suriye’ye göndereceğiz. Oğlum, senin oğlun işsiz. Asgari ücretin yarısına çalışıyorlar. Onlar da mağdur. Onları memleketlerine götüreceğiz. Avrupa Birliği’nden aldığımız ve alacağımız fonlarla müteahhitlerimiz yollarını, köprülerini, okullarını ve hastanelerini yapacaklar. Can ve mal güvenliğini sağlayarak en geç 2 yıl içinde ülkelerine göndereceğiz. Emeğin sömürülmesine karşıyız. İnsan insandır. Allah’ın yarattığı en değerli varlıktır. Aldığı terin bedeli ödenmeli. Bunu yapacağım. Afganlar da var. Allah nasip ederse onları memleketlerine uğurlayacağız.

“ÜLKEME HİZMET ETMEK BENİM BORÇUMDUR”

Sosyal güvenlik sistemi yeniden yapılandırılmalı ve herkesin hakkı tanınmalıdır. Herkes ödediği prime eşit aylık maaş almalıdır. Altı kişi yükselttiğinizde üst gelir kümelerini de yükseltmeniz gerekiyor. Eşitliğin olmadığı yerde toplumda barış da olmaz. ‘Kemal dedemin gölgesi yeter’ diyorsunuz. ‘Aç kapıyı Veysel Efendi, Kemal Bey geliyor’ diyorsun. ‘Bir çocuk aç kalmayana kadar çalışacağız’ diyorsunuz. Hiç endişelenme. Ülkemi seviyorum. Ülkeme hizmet etmek benim görevim. Yaşlı adam, genç adam, kadın, erkek… Bu coğrafyanın neresinde yaşarsa yaşasın; Diyarbakır’da, Hakkari’de, Rize’de, Şanlıurfa’da, Trakya’da, Edirne’de, Kırklareli’nde, İzmir’de, Mersin’de, Antalya’da nerede yaşarsa yaşasın bu coğrafyadaki herkesin mutlu olmasını istiyorum. huzurlu olmasını istiyorum Bizi kavga ettiriyorlar ama biz o kavgaya girmeyeceğiz. Bir sürü şey söylüyorlar, lütfen onlara da inanmayın. Ağzımdan çıkana inan. Bu ülkeye gerçekleri söylemekte yeniyim. Gerçeğin peşinden gideceğim.

Çok kamplaştık ve kutuplaştık. Adeta birbirimizi düşman olarak görmeye başladık. Türkiye’yi buradan çıkaracağım. 85 milyonun başkanı olacağım, küme ve kesim değil. 85 milyonun başkanı olarak görev yapacağım. Göreceksin. Buna inanmanı istiyorum. Çünkü birlikte olursak güçlü oluruz, birlikte olursak güçlü oluruz, adaleti sağlarsak güçlü oluruz. Adaleti sağlamanın yollarından biri de gelir dağılımının adil bir şekilde dağıtılmasıdır. Diğer bir deyişle adil bir gelir dağılımıdır. Güzel bir sözümüz var; ‘Biri yer, bir başkası bakar, içinden kıyamet kopar’. Herkesin memnun olduğu bir Türkiye’yi özlüyoruz ve bunun için mücadele ediyoruz.

“CUMHURBAŞKANI OLMAMI İSTEMEYEN İKİ BÖLÜM VAR”

Benim cumhurbaşkanı adayı olmamı hatta cumhurbaşkanı olmamı istemeyen iki grup var. Biri Beşli Çeteler, diğeri uyuşturucu baronları. Sandıklara gideceksiniz ve oy kullanacaksınız. Hak için, adalet için, vatandaş için oy vereceksiniz. Konuşanlara, tehdit edenlere ‘dur’ diyeceksin. 22 yıl oldu. Teşekkürler kardeşim. Dışarı çık, bir değişiklik olsun. Diğer kişi gelsin. Adil bir adam gelsin. Kul hakkını yemeyen gelsin. söyledim; Ben kul hakkı yemem, insan hakkı yedirmem. Bu kadar açık. Köle yiyenler benden korkar ve çekinirler. ya gelirsem… Gelirsem ne yapacağımı biliyorum. Hakkını yiyene, ‘Ver kardeşim, aldığın parayı ver’ diyeceğim. ABD’ye götüreceksin, 35 katlı gökdelenler yapacaksın, Kemal Bey seyredecek. Manhattan’a götüreceksin, gökdelenler yapacaksın, Kemal Bey seyredecek. Doları, euroyu İngiltere’ye götüreceksin, Kemal Bey seyredecek. Muhammed Ali Clay’in çiftliğini satın alacaksınız, Kemal Bey seyredecek. Bay Kemal yemek yer mi? Yemezler, yemezler. Son kuruşuna kadar indireceğim. Bu milletin emeğini aldınız, aldınız, çaldınız. Alırım, Türkiye’ye getiririm, bu millete veririm. Sana vereceğim, bu senin hakkın.

Ben, 2015’ten beri ‘Emekliye iki bayram ikramiyesi veriyorum. ‘Bana Ramazan ve Kurban Bayramı’nda asgari ücret kadar emekli ikramiyesi verin’ dedim. Ağlamadan önce; ‘Vay, emekli ikramiyesi diyorsun, parayı nereden bulacaksın?’ yaptım, dedim. Ben bir finansör ve bir muhasebeciyim. Devletin parası var. Paranızı adil bir şekilde kullanabilirsiniz. Sonra verdiler Şimdi seçimler geldiğine göre bin lirayı biraz artırmışlar. Benim sözüm sözdür; Ramazan ve Kurban Bayramlarında emekliye asgari ücret kadar ikramiye verilmelidir. Geçen bayram vermediler. Allah razı olsun, bütün emekli kardeşlerim kurban bayramına gidecekler ve bankada 15 bin liraları olduğunu görecekler. Kurban Bayramı’nda tüm emekli kardeşlerime 15 bin lira ikramiye vereceğim. Merak etme.

Çabuk bağırırlar; “Parayı nereden bulacaksın?” Gang of Five söz konusu olduğunda para var. 4-5-6 yerden maaş alanlara para var. Takipçiler için paralar var. Beşli Çeteleriniz dolar ve avro cinsinden teklif veriyor, paraları var. Emekliye, fakire gelince para yok. Orası mı Kemal Bey? Yemez. Ben o parayı söküp alacağım, hepsini emekliye, emekçiye vereceğim. Memura, fakire, çiftçiye vereceğim. Kim çalışıyor, çalışıyorsa üretene vereceğiz.

Yurt dışından canlı hayvan, et, buğday, fasulye getiriyorlar. Her şey Türkiye’de üretilecek. Her şey Türkiye’de üretildiğinde her şey çok güzel olacak. Esnaf kardeşimizin de başı dertte, gidip tekrar aldığında sattığı malın parasını ödeyemiyor. Artış var gibi. Artıştan en çok aileler endişeleniyor. Kiralama fiyatları tavan yaptı. Markette yangın çıktı. Mutfakta yangın var. Ay başında oturuyor, hesap yapacak. Masraf nereye gidecek? Bütün bunlar bir araya gelince her aile ‘Ayın sonunu nasıl yapacağız acaba’ diye soruyor. Bunun için çabalıyorlar. Kemal Bey’in yönetiminde ay sonunu göreceksiniz, ay sonunu çok güzel getireceksiniz. Onları alacağım, sana vereceğim. Her gün, her hafta, her saat hesap yapmayacaksın. Hele düğüne davetiye gelse ‘Aaa yok’ diyorsunuz, ‘Düğüne gideceğiz ama parayı nereden bulacağız’ diyorsunuz. Altını nasıl giyeceğiz? Ben, senin bu kardeşin, bunların hepsini hesapladım. Neden? Bu senin muhasebeci kardeşin. Ne yapacaktı, hepsini ortaya çıkarmak için 27.5 yıl devlette çalıştı. 27,5 yıl bu işlerde çalıştım.

“HÜKÜMET HAYATIMI İNCELEDİ, YÜK KADAR HİÇBİR ŞEY BULMADI”

27,5 yıllık devlet hayatımı incelediler. Acaba Bay Kemal hakkında bir şey bulabilir miyiz? Bulursak getirebilir miyiz? Nokta atışı gibi bir şey bulamadılar. Onu bulamıyorlar. Çünkü ben kul hakkını yemedim ve kul hakkını da yemem. ‘Kul hakkını yemedim, yedirmeyeceğim’ derim. Böyle bir şey söylemiyorlar. Mesela çıkıp ‘İnsan haklarını yemedik, yedirmeyeceğiz’ diyemezler. Neden söyleyemezler? AK Partili, MHP’li bir kardeşinizle karşılaştığınızda Allah aşkına sorun. De ki, ‘Sen buna kızgınsın Kemal Bey. Kemal Bey ben kölelerin hakkını yemem, yedirmem der. Genel liderleriniz de söylesin. Ben köle hakkını yemem, yedirmem desin’ dedi. Onlar biliyor mu? Neden söyleyemezler? Devlet köle hakkını yiyene mi teslim ediliyor? Özellikle MHP’li kardeşlerime sesleniyorum; Devlet köle hakkını yiyene mi teslim ediliyor? Sınırları tekrar geçiş hanına çevirene devlet mi teslim ediliyor?

Devlet akıl tarafından yönetilir; Bilgi, deneyim ve bilgelik tarafından yönetilir. Devlet bir kişiye teslim edilmez. Bizim tarihimize baktığınız zaman Metehan’dan bu yana kimsenin ağzına bir devlet teslim edilmemiştir. Bunu çözeceğiz. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi getireceğiz. Daha hoş bir devlet inşa edeceğiz. Barışçıl ve eşitlikçi bir devlet inşa edeceğiz.

POLİS İNTİHARLARI UNUTMADI

Polis intiharlarının nerelere vardığını çok iyi biliyorum. Onlara güveniyoruz ve can ve mal güvenliğimizi sağlayan ana aktörler onlar. Bu sebeple hepinizin huzurunda polis arkadaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum.

Saraylarda yaşamak gibi bir derdimiz yok. Halkı küçük görmek, halkı küçük görmek, kadını aşağılamak, kadına yönelik hakaret ve küfürleri apaçık noktalarda tüm Türkiye’ye duyurmak asla doğru değildir. Hanımlar merak etmeyin. Kemal Bey var. Sizi başınızın üzerinde taşıyacağız. Unutma sevgili peygamberimiz ‘Cennetin anahtarı kadınların ayakları altındadır’ diyor. Şunu unutma.”

Kaynak: ANKA / Yeni

haber-hacibektas.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu